Akdeniz, 19. yüzyılda uluslararası etkileşimin hâlâ beşiğiydi. Yasal yollarla yapılan ticaret, mezkûr dönemin ekonomik ve sosyal hayatına nasıl tesir ediyorsa, yasaları hiçe sayan kaçakçılar da devletlerin düzenlerini bir o kadar baltalıyorlardı. Kaçakçılık, 19. yüzyıl boyunca Akdeniz imparatorluklarının en fazla uğraşmak zorunda kaldığı sorunlardan biriydi. Devletler, uluslararası ticari rekabetin ve siyasi atmosferin etkisiyle, tüccarların güvenli ortamda ticaret yapmasını sağlamak için her türlü tedbire başvursalar da Akdeniz’in saklı koylarında gizlice yol alan kaçakçılar, gemilerini yürütmeyi 19. yüzyılda bile bir şekilde başardılar. Kaçırılan ürünler arasında neler yoktu ki? Bazen tütün ve haşhaş, bazen silah ve barut, bazen de insan… Doğu Akdeniz’in neredeyse tamamına hâkim Osmanlı İmparatorluğu da bu faaliyetten büyük zarar görüyordu ve kıyılarını güvenli hâle getirmeye çalışıyordu. İmparatorluk, çıkardığı nizamnamelerle kaçakçılığı engellemek istemesine rağmen yabancı devletler yasal boşlukları kullanarak resmî bandralı gemileriyle kaçakçılara çanak tuttular.
Dönemin arşiv kayıtlarından ve hukukî metinlerinden yola çıkarak kaçakçıların peşine düşen Özge Togral, önce Antalya’daki kereste kaçakçılarıyla birlikte Doğu Akdeniz’e yelken açıyor; bazen Beyrut’taki haşhaş kaçakçılarının limana yanaşırken yaptıkları cambazlıkları, bazen de kaçakçılar ve kolluk kuvvetleri arasında yaşanan kanlı çatışmaları okuyucuların dikkatine sunuyor. Kaçakçılık güzergâhlarını ortaya koyan haritalar, fotoğraflar ve tablolarla zenginleşen 19. Yüzyılda Doğu Akdeniz’de Kaçakçılık başlıklı bu kitap, Akdeniz’e tarihin “kayıt dışı” penceresinden bakıyor.