7 Ekim’den itibaren geçen 4 ay içinde Aksa Tufanı ve karsısında harekete geçen insanlık dışı zalim güçlerin sahit oldugumuz saldırılarının vahseti, aslında bir açıdan da tufanın açıga çıkardıgı hakikatlere dahil. Simdiye kadar varlıgını büyük ölçüde 2. Dünya Savasında maruz kaldıgı soykırımın acılarını basarılı bir biçimde pazarlamaya borçlu olan Israil bu süreç içinde
soykırımcı bir alçalmaya ne kadar tesne oldugunu tüm dünyaya göstermiş oldu. Uluslararası Adalet Divanının karsısına soykırım suçlamasıyla çıktı. Ama bu süreç içinde soykırım suçunu irtikâp etmis, dünyanın gözü önünde bu suçu irtikâp etmekte olan Israil’e dünyanın ileri-modern-demokratik devletlerinin verdigi destekle ortaya çıkan suç ortaklıgı da Aksa Tufanı sayesinde kesfedilen hakikatlere dahil oldu. Soykırım bütün dünyanın gözü önünde cereyan ederken her kesimi bir imtihana da tabi tutmus oldu. Böylece dünyada geçerli bütün modern demokratik degerlerin altı kazındığında nasıl bir ırkçılıgı gizledigi de bir kez daha görüldü.
Aksa Tufanı yapacagını yaptı. Tıkırında görünen isler, mükemmellik iddiasındaki bir düzenin bütün çeliskilerini, ayıplarını, çirkinliklerini gün yüzüne çıkardı. Aklı basında, olabildigince medeni görünen o düzenin efendilerinin aklını basından aldı, çıldırttı. O medeni dünyanın, Akif ’in yüzyıl önce tek disi kalmıs canavar dedigi medeniyetin içindeki kana susamış canavarlık uyandı. Bundan sonra harekete geçen soykırım makinesinin nerede duracagı henüz belli degil. Olayların akısı içinde sıcağı sıcagına yazılmıs elinizde bulunan kitaptaki yazılarda bazı öngörülerde bulunuldu, ancak neticede devam eden bir sürecin ortasındayız. Bu kitabın ortaya çıkıs sebebi olan Gazze yigitlerine bin selam ile…