Say ettim; yalnızlıkta, acizlikte, çaresizlikte…
Say ettim; tevekkülde, teslimiyette, rızada...
Say ettim; nefiste… kalpte… ruhta… aşkta… sükûnda…
Nefisten kalbe, kalpten nefse say ettim…
Döktüm tüm çakıl taşlarımı…
Gözyaşlarımın verdiği serinlik ruhumu biraz ferahlatmıştı. Tüm cesaretimi toplayıp bakışlarımı yavrumun olduğu yere doğru uzattım.
O da ne?
Gözlerime inanamadım.
Kupkuru çölün ortasında bir ananın gözyaşları rahmet, kanayan yüreği kaynak olmuştu. Bu su, kızgın çölde anayı temsil eder gibi akacak, kıyamete kadar gözyaşlarımla bereket bulacaktı.
Nuriye Çeleğen, Aşk-ı Sükûn’da, Hazreti Hacer’in, teslimiyet ve tevekkülden örülmüş, yalnızlığın en koyusundan geçip hepimize analık eden şefkatiyle bereketlenen büyük yolculuğunu anlatıyor.
Her kadın Hacer’dir, fark yürüyüştedir…