İnsanlar gibi şehirlerin de kaderleri vardır. 1920 yılı Ankara’nın kaderinde bir dönüm noktasıdır. Bu tarihe kadar keçisi, kedisi ve armuduyla tanınan Ankara, Anadolu’nun birçok şehri gibi, zaman zaman unutulup ihmal edilmiştir. Ancak Ankara, Millî Mücadele ile birlikte, geçmişinden çok farklı bir kimliğe ve özelliğe bürünür.
Osmanlı Devleti’ne yüzyıllar boyunca payitaht olmuş İstanbul’un işgali ile padişahın özgür iradesi kısıtlanmış olur. 16 Mart 1920’de işgal kuvvetleri tarafından Meclis-i Mebûsân basılır ve üyeleri sürgüne gönderilir. Bu baskından kurtulan devlet adamları, mebuslar, sanatçılar ve askerler Anadolu’ya geçmeye başlar. Mustafa Kemal, yaklaşık bir yıl önce Anadolu’ya gelmiş ve karargâh merkezi olarak Ankara’yı seçmiştir. Kara veya deniz yoluyla İstanbul’dan çıkmayı başaran aydınlar, Ankara’da toplanır. Ankara, siyasî ve askerî bir üs hâline gelir. Bu hizmet, Ankara’ya zaferden sonra Cumhuriyet’in başkenti olma yolunu açar. 13 Ekim 1923’te başkent olmasıyla Ankara’nın kentleşme macerası başlar.