Vahşi katil Aşkın’ın ve gizli örgüt lideri Ateş’in yolları bir girdabın içinde kesişmiştir. Aşkın ilk defa Ateş’e yenilmiştir ancak Ateş daha büyük bir yenilginin içine düşmüştür. İkisi de o girdabın içinde sürüklenirken birbirlerine oyunlar oynayıp kendilerini büyük bir iç savaşın içine çekmişlerdir. Ancak bilmedikleri bir şey vardır: Bu oyunun sonu en başından bellidir.
Ateş ve Aşkın aralarındaki tutku ve çekime karşı koyamayarak her geçen gün biraz daha yakınlaşırken kendilerini sürekli durdurmaya çalışırlar ancak bu çekime ikisinin de karşı koyması artık mümkün değildir. Sadece hisleriyle değil, aynı zamanda karşılarına çıkan büyük düşmanlarıyla da savaşmak zorundadırlar.
Düştükleri yangın ikisini de canlı canlı yakmaya başlamıştır, yangının büyüklüğünü fark etmişlerdir ancak ikisi de bunu durduramayacaktır.
“Perdelediğimi savunduğu kuşkularımı oldukları yere bıraktım. O, kuşkuları yok ettiğimi sanabilirdi ama belki de o kuşkular Ateş ve ateş parçasından daha yakıcı olacaktı. Bu lavların üstünde oynanan bir kumardı, sadece bir kişi dengesini bulacaktı.”