Kürdistan meselesi parçalanmış bir ulus-ülke meselesidir. Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni ve bu düzenin dayandırıldığı dünya devletler sisteminde Kürd ulusuna yer verilmemesinin sonucudur. Bu sorunun kalıcı çözümünün de Bağımsız-Birleşik Kürdistan olduğunu söylüyorum. Bu stratejik bir hedeftir ve Kürdistanî partilerin programları bu hedefe odaklanmalıdır. Bunun bir çırpıda ve hiçbir ara aşamadan geçmeden gerçekleşebilir olduğunu söylemiyorum. Güney Kürdistan ve Batı Kürdistan’daki gelişmeleri (federasyon, kanton) bu ara aşamalara örnek sayabiliriz. Kalıcı değil, geçici çözümler olduğunun bilincinde olmalıyız. Kürdistan’ın güneyinde ve batısında savaş yeni bir şekle bürünmüştür. Artık partizan mücadelesi aşamasında değiliz, partizan mücadelesinin (Peşmerge, gerilla savaşı) yanında topraklarımızı savunmak durumundayız. Günümüz dünyasında toprakları savunmanın yegâne siyasal biçimi devletleşmektir. En basit şekli ile söylersek devletleşmeden savaş uçaklarına sahip olunamıyor ve devletlerarası hava yolunuz olamıyor. Savaş uçaklarınca saldırıya uğradığınızda bunlara karşı kendinizi koruyacak savunma sistemlerine sahip olamıyorsunuz. Şengal’den Kobani’ye kadar yaşadığımız felaketin esas nedeni devletleşememektir.