Son yirmi yılda, finansallaşma denen şeyin eşlik ettiği ve desteklediği belirgin bir ekonomik küreselleşme sürecine tanık olduk. Ulusal finansal sektörlerin büyümesi tarihsel olarak ulusal ekonomik büyüme için kritik öneme sahip olmuştur. Kişi başına reel GSYİH büyümesinin yıllık ortalama oranı ile finansal sektör
gelişiminin ortalama düzeyi arasında pozitif, anlamlı ve bir korelasyon" bulunmuştur, ancak küreselleşme ve bankacılığın oluşturduğu yükseliş tamamen finansal sektörlerin belirli bir kritik boyutun ötesinde, finansal sektörlerin topluma katkısı bir kamu yararı gibi olmaktadır. Dünyadaki finansal gelişme derecesi tekdüze değildir ve finansal hizmetlerin varlığı bölgeden bölgeye değişmektedir. Finansal gelişmenin düşük olduğu bölgelerde finans, yalnızca sınırlı hizmetler sunabilmektedir. Finansal kalkınmanın boyutuna ve verimliliğine odaklanmak gerekir. Bankacılık sektörü ülkelerin büyümesine yadsınamaz bir paya sahiptir. Ülkemizde bankacılık sektörü 1999 yılı ve sonrasında hızlı bir seyir izlemiştir. Günümüzde BDDK kuruluş ve faaliyet izinleri ile bu hızlı sürece yardımcı olurken, TMSF’ ye devir olan bankalardan hisse satışı gerçekleştirmiştir. Bunun yanı sıra ABD‘de banka
iflasları yaşanmıştır.