Bu kitabın öne sürdüğü tez şudur: Lale Devri diye isimlendirdiğimiz dönem bir değişme ve rönesans devridir ve belki de İmparatorluğun yegane rönesans devridir. Hem devri yaratan şartları hem de daha sonra gelen sultan III. Selim'le başlayıp Tanzimata kadar uzanan devirleri izah etmek ve anlamak bakımından Osmanlı tarihi için son derece önemlidir. Gerçi Patrona Halil isyanı köşkleri yıkmış lale tarlalarını tarümar etmiş III. Ahmed'i tahtından indirmiş yenilik ve değişmenin ilk ciddi temelini atan İbrahim Paşa'nın cesedini sokaklarda sürüklemiş ve köpeklere parçalattırmıştır.
Fakat Osmanlı İmparatorluğunun Batı'ya açılmasını hem teknikte hem de sanatta ileriye hamleler yapmasını engelleyememiştir. Tarih bir düz hat üzerinde yürümez daimi dalgalanmalar yapar. Batıya doğru açılmak içine kapanmak yerine dış dünyayı bilmek öğrenmek Lale Devri'nden sonra III. Selim'e kadar yani yaklaşık altmış yıl bekleyecektir. Fakat Lale Devri olmasaydı III. Selim'ler II. Mahmud'lar ve nihayet Tanzimat olabilir miydi?
Lale Devri'ni kusurlarıyla başarılarıyla iyice anlamak ve değerlendirmek tarihini seven her Türk için bir vicdan borcudur ve bu kitabın tek emeli de budur.