Doğu şehirleri insanımıza ve kültürümüze en yakın şehirler olmalarına rağmen hep batılıların gözüyle ve onların üzerinden algılanan şehirler olmuştur. O nedenle bu şehirler anlatılırken hep gizemli büyülü mistik yaftalar yapıştırılır. Kahire dendiğinde ilk akla gelen ya Holywood'un esrarengiz maceraları ya da oryantalistlerin gerilik şiddet yanlılığı ve ilkellikle bütünleştirdiği tablodur.
Kitapta ne oryantalistlerin büyülü Mısır'ı ne de macera sevdalılarının Kahiresi anlatılıyor. Elinizdeki kitap aynı değerleri paylaştığımız benzer kültür örf ve adetlere sahip aynı olumluluk ya da olumsuzluklar paydasında birleşen insanların yaşadığı bir şehir olarak ele alıyor Kahire'yi.
Kahire tıpkı İstanbul Şam Tahran; Erzurum Kayseri Trabzon gibi bizden bir o kadar da huzurun dinginliğin şehridir. Kahire bizimdir biz de Kahire'nin. Bir rüyadır o çölün ortasında açmış bir yaban çiçeği susuzluğunuzu giderdiğiniz bir pınardır. Kana kana içersiniz doyarsınız ya da doymazsınız: Umutlarınızı bir başka bahara bırakıp onu terk ettiğinizde bu güzel ve karmaşık şehre derin bir özlem duyarsınız.