Bilim Tarihi uzun bir süre boyunca bilimsel etkinlikleri belgelere ve tanıklıklara dayanarak betimleyen bir tarih alanı olarak görülmüştür. Bu nedenle bilim tarihçileri çoğunlukla tarihsel olayları neden-sonuç ilişkileri bağlamında derinlemesine anlamayı ve açıklamayı sağlayacak "tarihsel modellemeler" yapmaktan uzak durmuştur; ancak özellikle de Hessen gibi Marxistlerin ve Merton gibi sosyologların yapmış oldukları çalışmalar sonrasında bunun bir ihtiyaç olduğunu ve doğa bilimlerindeki veya toplum bilimlerindeki açıklayıcı teoriler oluşturma faaliyetlerinin yerini tuttuğunu yavaş yavaş fark etmişlerdir.
Öyleyse tarih alanında da modelleme kaçınılmazdır ve bu gereksinim bilim tarihi alanında uzun yıllar boyunca [İbn Haldun ve Vico'nunki gibi] tarih felsefeleri ve [Marx ve Engels'inki gibi] tarih ideolojileri tarafından karşılanmaya çalışılmıştır. Ancak özellikle de XX. yüzyılın ikinci yarısında sosyoloji ve psikoloji bilimsel yeterliliklerini kanıtladıklarında ve güvenilirliklerini arttırdıklarında daha iyi farkına varılmıştır ki tarihsel modellemeler yapılırken bilim sosyolojisi ve bilim psikolojisi gibi yeni alanlardan istifade etmek çok daha güvenilir sonuçlara ulaşmamızı ve geçmişi "tarihsel gerçek"e daha uygun bir biçimde inşa etmemizi sağlayacaktır.