Gündelik hayatın oluş, kuruluş ve yıkılış ânlarını kavramaya, anlatmaya yoğunlaşıyor Bir Adım Ötesi Gece. Kitapta sarılığa yakalanmış bir çocuğun, inanıp güvenerek baba ocağından telli duvaklı çıkan bir genç kızın, “Tazelenmek lazım ayol,” diyerek kuaför koltuğuna kurulan kadınların, bir ocaktan şifa umanların arayışları öyküleştiriliyor. Yazarın ince dokunuşlarıyla giderek biricikleşip parıldamaya başlayan öykü kişilerinin hepsi, varoluş biçimleriyle benliklerinin bir yerinden yaralanan insanlarımıza, tanıdıklarımıza dönüşüyor. Hatta doğurmak, doğurulmak gibi hissettiren deprem, üzerine yazılıp çizilenlerle tahrip edilmiş bir duvar bile insanî ve toplumsal bileşenlerimizin duyumsanması için kişileştiriliyor.