"Bir şehre ruhunu veren o iklimin o coğrafyanın o kültürün o şehri yapan insanların birlikte kotardıkları biricik oluştur. Bu bazan bir pencere biçiminde kendini gösterir bazan bir ağaç seçiminde.
Meselâ İstanbul ve Bursa için Erguvan vazgeçilmemesi gereken bir ağaçtır. Şehrin Erguvan'a ihtiyacı
vardır. Erguvan pembesinden arındırılmış bir Boğaziçi baharda gelinini yitirmiş duvağa benzer.
Bir şehre ruhunu veren bazan o mıntıkada kaynayan bir su bazan sadece o bölgede pişirilen bir
yemek oynanan bir oyun bir yapı tarzı bir davranış bir mezar bir tepe bir ziyaretgâh bir mesiredir. Urfa'da Halilü'r-Rahman Konya'da Mevlâna kadar Meram Safranbolu'da evler Erzurum'da Çifte
Minare kadar eski çeşmelerden akan eski sulardır.
Bir şehre ruhunu veren çocukların oyun oynarken söyledikleri türküler ve tekerlemelerdir. Esnafın
müşteriyi karşılamasıdır. Topluca yaşanmış elemler topluca yaşanmış kederlerdir.
Bütün bu unsurlardan yoksun kalan şehir ruhunu kaybeder. Belki büyür modernleşir hatta
azmanlaşabilir; ama ötekilerden bir farkı kalmaz çekici bir yanı olmaz içinde ikamet eden insanlara
vereceği bir şeyi yoktur artık onun."