1975 yılının kış başlarında Kuveyt Üniversitesi'nden aldığını davet üzerine konferanslar vermek için bir haftalığına Kuveyt'e gittim. Eğitim ve Kulliyetu'l-benât (Kızlar Fakültesi) nde İslâm İktisadı Osmanlı'da ve Türkiye Cumhuriyetinde Dinî Eğitim gibi konularda üç konferans verdim. Kurban bayramına da takriben bir ay kalmıştı. Dönüşte Hicaz'a uğrayıp hac yapmayı çok arzu ediyordum.
Hicaz üzerinden Türkiye'ye dönmek üzere önce vize ve bileti vermiş olan Üniversiteden muvafakat yazısı aldım. Medine'ye ilk defa geliyorum. Peygamber Mescidinin ışıklı minarelerini görünce heyecanlandım. Bir tanıdığa rastlar mıyım diye bakındım. Cibril kapısının önünde battaniyemi serip uzandım bir grup İranlı geldi İlâhî okuyup koro halinde sesli sesli ağlıyorlardı. Hiç uyuyamadım. Saat 3 civarında biniz dalmışım. Yanımda bir kişinin sessizce ve edeple ağladığını gördüm. Bir Türk idi. Nereden geldiğini sordum. Adının Ramazan olduğunu bir süre İçin burs ile Irak'ta bulunduğunu Irak'tan gelen hacılara rehber olmak üzere getirildiğini ve beni tanıdığım söyledi bana "Hocam" diye hitap ediyordu. Namazdan sonra Erzurum Misafirhanesinde kendime bir oda buldum. Odayı iki kişi paylaşıyoruz. Oda arkadaşmı Küçük Çekmeceli hacı adayı nur gibi bir insandı. Çok rahat ettim. 17 gün kaldığım bu odada bir Hac Rehberi hazırlamaya karar verdim. Mescid-i Nebevî'nin hemen karşısında Ali Ulvi Kurucu'nun müdürlüğünü yaptığı Şeyhülislâm Arif Hikmet Efendi Kütüphanesine gidiyor kaynak eserlerden yararlanarak kitabı yazıyordum. Arafat zamanı yaklaşmıştı. Bir gün Ankara'da tanıştığım emekli Albay Muammer Beyle karşılaştım. Özel arabalarıyla gelmişlerdi. Onlarla birlikte Peygamber Aleyhisselâm'a veda ziyareti yaptık. Ben Medine'den ayrdırken çok duygulanmış ve hüngür hüngür ağlamıştım.