1905 senesi Temmuz ayının 8’inci cuma günü, Yıldız Sarayı civarında patlayan bomba, o günden bugüne kadar daha hala esrarengiz mahiyetini muhafaza etmektedir.
Vakıa bu mesele etrafında bir hayli neşriyat yapılmış ise de, bunlar da –tarihi tatmin edecek derecede– kuvvetli delillere müstenit değildir. Artık, uzunca bir maziye karışmış olan bu mühim hâdise etrafında elde ettiğim malûmatı neşretmekle bir beis görmüyorum. Bilâkis, bu neşriyatın tarihi aydınlatmak bakımından, pek faydalı olacağını tahmin ediyorum.
Evvelâ şunu arz edeyim ki; yazacağım yazılar, bu hâdisenin romanlaştırılmış bir şekli değildir. Her satırı, her cümlesi, resmi vesikalara ve o devrin en mühim devlet ricalinin mazbut hatıralarına müstenittir. Bu hususta en küçük tereddüde kapılan karilerim, ikametgâhıma gelirler, bu vesikaları birer birer görebilirler.
Bahusus, bu büyük hâdiseyi tetkik ve tahkike memur olan zevatın bazıları, elân berhayattır. Yazacağım yazılar, ihtimal ki onların da gözlerine çarpacaktır. Bu itibarla, hakikatten ayrılmak veyahut küçük bir meseleyi istismara kalkışmak imkânsızdır.
Şu küçük başlangıç ile aziz karilerime kâfi derecede emniyet vermiş olduğuma kanaat getiriyorum. Ve bu emniyet ile mevzuumun esasına geçiyorum. Ziya Şakir - 1940