Türk edebiyatında dinî eserler içinde Hz. Peygamber’le ilgili olanlar büyük bir yekûn teşkil etmektedir. Bu durum, Türk milletinin Hz. Peygamber’e duyduğu derin muhabbet ve hürmetin bir yansımasıdır. Kasîde-i Bürde denilince akla iki şiir gelmektedir: İlki büyük şair sahâbî Kâ‘b bin Züheyr’in şiiri, ikincisi de kitabımızın konusu olan Bûsîrî’nin meşhur kasidesidir. Rasûlullah’ın kendi hırkasını hediye ederek Kâ‘b bin Züheyr’i “bürümesi” sonraki dönemlerin “câize”lerine de gerekçe teşkil etmiş, Kâ‘b’ı bürüyen hırka, takipçisi pek çok şairi de bürümüştür. Bunlardan biri ve bu çalışmanın temeli olan Bürde kasîdesinin şairi Bûsîrî de bu hırkanın bürüdüklerindendir. Bu hadise gerçekleştikten takriben 600 sene sonra İmam Bûsîrî bir na‘t yazacak ve bu şiir de “Bürde” adıyla anılacaktır. Kâ‘b bin Züheyr’in Bürde’nin altında ölümden kurtularak ebedî bir hayata kavuşması gibi Bûsîrî de na‘tını yazarak Hz. Peygamber’in Bürde’sine bürünüp maddî manevî hastalıklardan kurtulmuştur.
Bûsîrî’nin Bürde’sini konu alan bu çalışmamız iki ciltten müteşekkildir. Elinizdeki ikinci cilt, çeşitli şerh ve tercümeleri kapsamaktadır. Metinleri seçerken her birinin farklı hususiyetleri olmasına dikkat edilmiş, metinlerin sıralanmasında da bu hususiyetler dikkate alınmıştır. İlk sırada, Mücahit Kaçar tarafından hazırlanan “İbrâhîm b. Süleymân el-Ankaravî’nin Kasîde-i Bürde Şerhi” yer almaktadır. Türk edebiyatında Anadolu Türkçesiyle kaleme alınmış ve sonraki tercümelere, şerhlere öncülük etmiş ilk Bürde şerhi olması bakımından Ankaravî’nin eseri oldukça önem arz etmektedir. İkinci olarak Sadık Yazar, kütüphanelerde en çok nüshası bulunan ve Bürde literatüründe oldukça önemli bir yeri olan “Le’âlî Mahlaslı Seyyid Ahmed b. Mustafâ’nın Kasîde-i Bürde Şerhi”ni hazırlamıştır. Bu iki şerhin ardından, “satır altı Bürde tercümeleri” literatüründe önem arz eden nüshalar yer almaktadır. Üç tane satır altı Bürde tercümesinin ikisi Bünyamin Ayçiçeği tarafından biri de Kenan Mermer tarafından hazırlanmıştır. Son olarak Hamza Koç, her biri farklı hususiyetlere sahip üç manzum metni ortaya koymuştur. Ayrıca Prof. Dr. Ali İhsan Öbek’in, bizleri kırmayıp büyük bir lütuf göstererek kitabın yazılışına düşürdüğü tarih, her iki cilde de alınmıştır.
Kıymetli hocam Prof. Dr. Orhan Bilgin’in her zaman tekrar edip bizlere talim ettiği gibi, “Hazret-i Kur’an dışında hiçbir kitap, hatadan vâreste değildir.” Diyarbakırlı Said Paşa da tercümesinin mukaddimesinde şöyle der: “İnsan nisyândan hâlî olamaz. Hatâ ve kusurdan münezzeh olan Zât-ı