"20. yüzyıl savaşlar ve ihtilaller yüzyılı oldu. İki büyük dünya savaşı ve onları izleyen uzun ideolojik Soğuk Savaş döneminde milyonlarca insan hayatını kaybetti ve milyonlarcası da ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Özellikle Sovyetler Birliği'nde komünist ideolojinin kontrolü altına giren milletler insanlık tarihinin en büyük trajedisini yaşadılar. 'Gelecek' adına 'bugünü' köleleştirmek isteyen bu ütopyaya hiç ses çıkarmadan boyun eğenler hayatta kalabildi
karşı çıkanlar ise acımasızca yok edildi.
Bu insanlık dışı ideolojiye karşı savaşmak ve ülkelerini bağımsızlığa kavuşturmak ümidiyle dış memleketlere çıkan kadrolar ise 'dünya dengelerini belirleyen büyük güçlerin çatışma alanında piyon olmak' trajedisiyle karşı karşıya kaldılar."
Türkistan ve Avrasya konularında çok sayıda sivil toplum kuruluşunun kurucusu ve yöneticisi olan
1980 yılından itibaren "Sovyetler Birliği" "Türk Dünyası" "Türk Dış Politikası" ve "Türk Tarihi" üzerine çalışmalar yaparak bu alanda yüzlerce makale ve dört kitap kaleme alan Prof. Dr. A. Ahat Andican'ın Cedidizmden Bağımsızlığa Hariçte Türkistan Mücadelesi başlıklı eseri Türkistan'ı sömürgeleştiren Çarlık Rusyası'nın ve bilhassa Türk boylarından muhtelif milletler yaratarak Türkistan kavramını tarih dışına iten vârisi Sovyetler Birliği'nin politikalarına karşı koymak üzere Türkistan'dan Türkiye'ye Hint alt kıtasından Avrupa'ya uzanan geniş bir coğrafyada Türkistanlı aydınların yetmiş yıl boyunca verdikleri "Bağımsız Türkistan" mücadelesinin özgün belgeler ve birincil kaynaklara dayalı ayrıntılı bir anlatısını sunmaktadır. 2003 yılında ilk defa yayımlanmasından sonra bu alanda önemli bir boşluğu dolduran kitap 2007'de Turkestan Struggle Abroad başlığıyla İngilizceye çevrilip Michigan Devlet Üniversitesinin Asya Tarihi ve Araştırmaları Bölümü tarafından Orta Asya konusunda yüksek lisans ve doktora öğrencileri için okuma listesine alınmış 2010 yılında Central Asian Survey'de yapılan bir değerlendirmede büyük ölçüde orijinal kaynaklara dayalı olarak yazılan kitabın temel bir başvuru eseri olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. 2010'da Türkistan Üçün Küreşler başlığıyla Uygurcaya 2017'de Türkistan Uçun Küreş başlığıyla Özbekçeye aktarılan bu muhalled çalışma topraklarına tahakküm eden totaliter bir rejime karşı başka ülkelerde siyasi ve fikrî mücadele veren mülteci aydınların bazen Alman ve Rus cephelerinde ölmek bazen hapsedilmek bazen siyasi baskılara uğramak bazen sürülmekle bedelini ödedikleri ve semereleri yirmi birinci yüzyılın kazanımlarını belirleyecek büyük ve mukaddes kavgalarının tarihî seyrini anlatmakla kalmıyor aynı zamanda insanlığın şafağından beri varolan "Türkistan" kavramının geleceğine de ışık tutuyor.