Bu topraklarda nice türküler vardır ki, yakanı bilinmez de her ağızda nefeslenir. Nice yiğitler vardır ki, mezarı bilinmez de bin makama yaslanır. Celaleddin… Düşmanı Cengiz Han’a, “Böyle bir evlâda sahip babaya ne mutlu!” dedirten, meşhur tarihçi Nesevi’nin tarih kayıtlarında, “Adaleti severdi.” diyerek bahsedilen, Türklerin kendi arasında “Uluğ Sultan” namıyla andıkları Moğolları ilk kez mağlup eden büyük silahşor. Zamana bin şükür ki, Magosa zindanlarında sıtma ve nice hastalığa tutulan Namık Kemal, Celaleddin’in ismini yücelttiği tiyatro oyunuyla hayata tutundu. Celal’in ön sözünü o yazdı.
Ve bugün Filiz Ünalan, Dede Korkut’tan yadigâr kalan o sade üslubu ve Türkçenin zengin söyleyiş kabiliyetini kaleminde nakış nakış işleyerek Celaleddin Harzemşah’ın son sözünü yazmaya muktedir oldu. Celalname, bu coğrafyanın mezarsız kahramanlarından birinin hayatını, Yunusvari bir şiirsellikle okurun takdirine sunuyor.
“Senden başka hangi sultandı ki,
Atını Tiflis’te otlatmış, Umman’da sulamış olsun.”
Kemal İsmail İsfahanî