Fecr-i Âti topluluğunun kurucu üyelerinden Cemil Süleyman (1886-1940) İkinci Meşrutiyet sonrası edebiyat döneminin giderek ünlenen hikâyeci ve romancısıydı. Basılmış iki hikâye kitabı iki romanı Tanin Âti Güneş Kurun daha sonra Vakit gazetelerinde yayımlanan siyasi makaleleri deneme tadında yazıları başka hikâyeleri röportajları gezi ve hatıra yazıları vardır. Yazıların tümünde insancıl duygu ve düşünceleriyle öne çıkan bir Cemil Süleyman görülür. Bu çalışmada Cemil Süleyman ne bir sürgün ne bir asker ne bir doktor ne de bir gazeteci olarak ele alındı. Önemli olan yazar Cemil Süleyman'dı. Yaşadığı dönemde uzun süre İstanbul'dan uzak kaldığı için kendisini iyi yetiştirmemiş bir edebiyat adamı olarak görülmesi; bugün de gölgede kalıyor olması veya yaşamının oldukça talihsiz yorucu güç ve dramlarla dolu olması bu çalışmayı etkilemedi. Cemil Süleyman'ın başka yazarlara göre ayırt edici özelliği bugüne kadar dolaşıma girmemiş bir kadın imgesini "direnen kadını" kurgularına oturtmuş olmasıydı. Dönemin kadın söyleminden etkilenerek öyküler romanlar yazdı. Kadına kadın ruhuna kadınlık sorununa ilişkin düşünce alanlarını irdeledi. Ama öte yandan erkek egemenliğinin yeniden üretilmesinde ve erkek denetiminin sağlanmasında aşkı bu olgunun sürekliliğini sağlayan bir düzenek olarak gördü.