Define Adası (KÜÇÜK BOY)
Fırtınalı denizler, ıssız adalar, metruk kaleler, gerçek yüzlerini göstermeyen kötüler ve herkesin peşinde olduğu bir define sandığı... Babasını kaybettikten sonra annesinden başka kimsesi kalmayan küçük Jim, günün birinde esrarengiz bir harita bulur. Bu harita, onu korsanların cirit attığı tropik denizlerde tehlikeli bir gemi yolculuğuna, oradan da iyilerle kötülerin amansız mücadelesine sahne olacak ıssız bir adaya sürükleyecektir.
Robert Louis Stevenson’ın yazdığı “Define Adası”nı hem eğlenerek hem de her sayfasında yüreğiniz ağzınıza gelerek okuyacaksınız.
Küçük Kadınlar (KÜÇÜK BOY)
Bazı romanlar hiç eskimez. Yazıldığı günden beri her yaştan genç okurun başucu kitabı olan “Küçük Kadınlar” da onlardan biri. Amerikalı Louisa May Alcott’ın kısmen kendi hayatını anlattığı roman, yoksul bir ailenin hayatta kalma mücadelesini, dört kız kardeşin birbirlerine duydukları sevgi ve bağlılık sayesinde nasıl her türlü zorluğun üstesinden gelebildiğini anlatıyor.
Güzel ve akıllı Meg, günün birinde ünlü bir yazar olmayı düşleyen Jo, eşsiz bir müzik yeteneği olan kırılgan Beth, kibirli ama romantik Amy’nin acı-tatlı maceralarını ünlü çocuk kitapları çizeri Kate Greenaway’in illüstrasyonları eşliğinde okuyacaksınız.
Gülliver'in Gezileri (KÜÇÜK BOY)
Lemuel Gulliver başka ülkeleri ve başka hayatları öyle merak ediyor ki, sonunda gemiyle uzun bir yolculuğa çıkarak akla hayale gelmeyecek kadar tuhaf maceralar yaşıyor. Birinde kendini ufacık insanların yaşadığı Lilliput adasında bir dev olarak buluyor, bir diğerinde gökdelen misali upuzun devlerin hüküm sürdüğü Brobdingnag’da herkesten küçük olmayı deneyimliyor.
İngiliz yazar Jonathan Swift, “Gulliver’in Gezileri”nde hem insanlığın türlü çeşit hallerinden bir seçki sunuyor hem de okurları bir masal atmosferinin içine götürüyor. Okurken çok eğlenecek, çok düşüneceksiniz.
Seksen Günde Devri Alem (KÜÇÜK BOY)
Sivri dili ve ilginç karakteriyle tanınan gizemli beyefendi Phileas Fogg ile zeki, çevik ve sadık uşağı Passepartou. Bu benzersiz ikili, Londra’dan yola çıkıp Avrupa’yı, Asya’yı, Uzakdoğu’yu ve Amerika’yı, kısacası tüm dünyayı bir uçtan bir uca dolaşmaya karar veriyorlar. Hem de seksen günde. Yolculuk sırasında da inanılmaz olaylara tanıklık ediyor, birbirinden renkli ve ilginç insanlarla tanışıyorlar.
Tüm çocukları Jules Verne’in ve “80 Günde Devri Alem”in benzersiz dünyasında soluk kesen bir maceraya davet ediyoruz.