Lovecraft'ın neden korku edebiyatının ustası olarak anılması gerektiğini gösteren; yabancılığın dehşetin tekinsizliğin anlatıldığı toplam yedi öykü var bu kitapta.
Korku ancak gördüğümüzde bilebildiğimiz bir şey midir? Yoksa bilmediğimizi gördüğümüz şey midir? Belli ki Lovecraft bunu sorguluyordu bu öyküleri yazdığı sırada. Hep korkularımızdan ve bilmediklerimizden bahsetmeye çalıştı. Çalıştı diyoruz çünkü asla tam olarak bahsedilemeyeceğini biliyordu. Tıpkı bu öykülerde olduğu gibi dehşeti tarif etmek mümkün değildi. Tarif eden ya mezarlığa düştü ya da akıl hastanesine; ya müzisyen oldu ya da ressam; ya aynaya baktığında başkasını gördü ya da denizin dibinde buldu kendisini.
Bu kitap bir dehşet davetiyesi bir delilik güzellemesi.
Bu Lovecraft'ın çağrısı...