Türkiye 1961 yılından itibaren "darbe anayasalarıyla" yönetilmektedir. Türkiye'nin önemli siyasetçileri Alpaslan Türkeş Süleyman Demirel Necmeddin Erbakan Turgut Özal sistemdeki tıkanıklıkları aşmak için Başkanlık sistemini önermişlerdir. Fransa'da 15. anayasa yürürlükte olduğu halde Türkiye'de değişim talepleri vesayet engeline takıldığı için hala darbe anayasası yürürlüktedir. 2010 yılında yapılan geniş kapsamlı değişiklik de sorunu çözememiştir. Cumhurbaşkanlığı paketi bizatihi darbe anayasalarının ürettiği krizlere son verme fırsatı vermektedir.
Anayasada değişiklik yapmak için üçte iki (367) referanduma götürmek için beşte iki (330) oy gerektiği için değişiklik teklifine itiraz edenlerle destekleyenler arasında yoğun bir tartışma ve müzakere süreci yaşanmıştır. TBMM medeniyet köklerine dayanarak büyük bir özgüven içinde "Cumhurbaşkanlığı Sistemini" kabul ederek referanduma götürme kararı almıştır. Bu kitap mecliste yapılan ve sabahlara kadar süren müzakerelerde anayasa değişikliğine yapılan itirazlara cevaplardan oluşmaktadır. Meclisteki yaşadığımız bu tartışmaları referandumda nihai kararı verecek olan milletimize aktarmayı görev biliyorum.
Cumhurbaşkanlığı sistemi muhalefet partilerinin iddialarının aksine rejim değişikliği değil "model değişikliğinden" ibarettir. Gerçekte parlamenter sistemle uzaktan yakından ilgisi olmayan yasama yürütme ve yargı erklerine vasi atayan "ucube" bir vesayet sistemi yerine halkın egemenliğini esas alan bir yönetim biçimi tercih edilmiştir. Bu anayasa değişikliği sistemi önemli ölçüde rahatlatacak olsa da baştan sona "yeni bir Anayasa" en büyük dileğimizdir.