Teknoloji geliştikçe insanların ona dair fikirleri de çeşitleniyor. Kimi algoritmaların her şeye hâkim olduğu bir gelecekten korkuyor kimiyse o geleceğe olağanüstü bir coşkuyla yaklaşıyor ve fiziksel dünyadaki her şeyin aslında tamamen dijital bir hesaplama olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyor. Peki gerçekte nedir teknoloji? Zaten var olan şeylerin keşfedilmesinden ibaret midir yoksa buluşmalar mı var eder onu? Ne yöne doğru ve nasıl bir hızla ilerliyor? Mevcut hızıyla zaman içinde insana üstün gelebilir mi?
Dijital Ruh işte bu sorular etrafında inşa ediliyor. Yazar Edward Ashford Lee önce Platon'un felsefesine kadar geri gidiyor teknolojinin insanlar tarafından keşfedilen Platonik İdeallerden oluştuğu düşüncesi ile yaratıcı bir süreç olduğu düşüncesini karşı karşıya getiriyor. Daha sonra insanlar ve makineler arasındaki rekabete odaklanıyor ve aslında böyle bir rekabet olmadığını evrim sürecinden birlikte geçtiklerini iddia ediyor. Bir yin ve yang dengesiyle teknoloji tarihinin en alt basamağından en üst basamağına doğru tırmanarak okura adeta bir teknoloji felsefesi sunuyor.