Psikanalizmin öncüsü Sigmund Freud: Dil sürçmesi yoktur; bilinçaltında saklanılan bir gerçeğin bilinçsiz bir anda ağızdan kaçırılması vardır, der. Özdemir’in öykülerinin tam da bu ifadeye uygun olarak bilinçaltında baskılanan kimi insanlık durumlarının, bir an “boş bulunmalarla” gün yüzüne çıkarılması şeklinde kurgulandığını görmekteyiz. Bu noktada yazarın öykülerini kurarken psikolojiden, özellikle psikanalitik kuramdan fazlaca yararlandığını söyleyebiliriz. Hatta kitaba adını veren “Dil Sürçmesi”nin, Freud’un yukarıda zikrettiğimiz sözünden mülhem olması da bizce kuvvetle muhtemeldir.