Berlin Duvarı'nın yıkılmasından bu yana, piyasa ilkelerinin genel olarak beşerî eylemlere uygulanması gerektiğini içeren ve piyasayı beşerî pratiğin özerk bir alanı olarak gören ekonomik ideolojiler yaygın bir şekilde kabul görmektedir. 2008 finansal krizinin hemen sonrasında piyasa mantığının yükselişine, finansal piyasalarda reform ve ekonomik uygulamada ahlaki değerlerin dikkate alınması çağrıları ile karşı çıkılmıştır.
Bu kitap, neoliberal piyasa uygulamalarının yeni dindarlık biçimlerini nasıl oluşturduğunu ve dindarlığın ekonomik eylemleri nasıl şekillendirdiğini göstererek bu tartışmalara dâhil olmaktadır. Dinî hareketler ile örgütlerin piyasa mantığının artan önemine, öngörülemeyen ve kimi zaman da mantıksız yollara başvurmak suretiyle nasıl tepki verdiğini ortaya koymaktadır. Kitap, farklı ülkelerden ve dinî geleneklerden bir dizi örnekler kullanarak, dinî ahlak ve piyasa ahlakının çeşitli küresel bağlamlarda yakından örtüştüğü sayısız yolu göstermektedir.