Duygusal zekâ kavramı keşfedilmeden önce, duyguların bilimsel bir kategori olarak ele alınması fikri hep ihmal edilmişti. Bu nedenle, duyguların aslında hayatımızın odağında yer alan rolleri de uzun bir süre görmezden gelindi. Batı düşüncesi, duyguları yok sayıp aklı tek mutlak değer olarak kutsarken, Doğu ise sahip olduğu zenginliğin farkına varmıyor ve duyguların eğitimine gereken önemi vermiyordu. Oysa duyguları çözümleyebilmek, kişinin kendini tanımasının ilk adımıydı.
Nevzat Tarhan, Duyguların Psikolojisi’nde insanın sahip olduğu olumlu ve olumsuz tüm duyguları birer birer çözümleyerek, “duygusal zekâ” kavramına farklı bir bakış getiriyor. Bu kavramı, Doğu’nun ve Batı’nın değerleriyle birlikte yeniden yorumlayan yazar, bu sayede duyguların eğitiminde yeni bir pencere açıyor.