Halk hikâyeleri Anadolu'nun Türk vatanı olma sürecindeki mücadeleleri bir kahraman kişilik üzerinden hikâye etmektedir. Bu kahraman tarihî varlığı sabit bir şahsiyet olsa da anlatılar semboliktir. Kahraman mağripten maşrığa yeryüzünün her köşesinde ve göğün yedinci katından yedi kat yeraltına kadar her yerde zalimlerle savaşır. Zalimler bazen insan bazen de devler cinler cadılar ejderhalar olabilir. Onun misyonu nereden ve kimden gelirse gelsin zulmü ortadan kaldırmaktır. Bu yolda ümitsizliğe mahal yoktur. Çünkü iyilere Allah yardım eder.
Ebû Müslim Horasanî Hikâyesi Hazreti Ali Cenkleri ve Battal Gazi Hikâyesi ile birlikte Halk Hikâyelerimizin en meşhurlarından biridir.
Ebû Müslim Horasanî Hikâyeleri hicrî ikinci yüzyılın ilk yarısında yaşamış ismi ve nesebi hakkında kesin bilgiler bulunmayan Ebû Müslim lakaplı kişinin Emevi Hanedanına karşı savaşlarının anlatıldığı hikâyelerdir. O Türk halkının muhayyilesinde Horasanlı bir cengâver batılılar için de bir Türk kahramanıdır. Dolayısıyla Halk Hikâyeleri Türklüğün bir ırka mensup olma hâli ile açıklanamayacağını göstermektedir. Hikâyede Ebû Müslim'in Türk olduğunu işaret eden bir ifade olmadığı gibi o Hakk'a uymaya razı olmayan Türklerle de savaşmaktadır. Çünkü Türkçede zulmün adı gavurluktur ve Türk her türlü gavurluğun karşısında olandır. Yani gavurla savaşana Türk denir.
Türk dili ve kültürünü milletin her ferdine ulaştıran Halk Hikâyeleri modern edebiyatın şiirden romana hikâyeden tiyatroya masaldan mektuba bütün unsurlarını içerir. Halk Hikâyelerinin dili Türkçedir. O hâlde Türkçeyi öğrenmek bu hikâyeleri bilmekle mümkündür.