Mekânın oluşla (zaman), oluşlarda meydana gelen bir varlık kazanma olduğunu düşündüğümüzde, mekâna (space) anlam verenin, yerdeki (place) imkânın farklı perspektiflerle (mimari, musiki, şiir, roman, resim ve benzeri) açığa çıkması olduğu söylenebilir. Her açığa çıkışla, ontik olan (yer), ontolojik (mekân) bir mahiyet kazanır. Verili zeminin (yer) potansiyellerini fark etmeye, imkânlarını açığa çıkarmak üzere onunla ilişkili olmaya, diyalog kurmaya, mekânın vuku bulması olarak bakılabilir. Başka bir deyişle, bir konu (sache) olarak yer, mekânlaşmasını etrafında cereyan eden yorumlarda bulur. Diyebiliriz ki yer, kendinde tuttukça, kendinden bahsettirdikçe mekânlaşır.