On dokuzuncu yüzyılda kullanımı yaygınlaşan ve tarih içinde anlamı, tanımlanış biçimi sürekli değişen duygu kavramı üzerine, sosyoloji, antropoloji, tarih, ekonomi, felsefe, toplumsal cinsiyet alanındaki çalışmalar, duyguların bireysel olmaktan ziyade tarihsel, kültürel, kolektif yönlerini ve kaynaklarını ortaya koymaya başladı. Duygularla ne yaptığımız, duyguların bize ne yaptığı; tarih yazımının, siyasi söylemlerin, modernlik deneyiminin, kapitalizmin, kolektif aidiyetlerin, bireysel ilişkilerin, benlik inşasının hangi duyguların üretimi, dolaşımı ve yayılımı üzerine kurulduğu soruları üzerine düşünülen, farklı disiplinlerin bulgularıyla dönüşen bir alan oldu duygu çalışmaları. Dolayısıyla bütün disiplinleri etkileyen bir alan olarak duygu çalışmaları bugün sanatla, ekolojiyle, edebiyatla birlikte gelişme potansiyeline de sahip. Kitapta erken dönem Osmanlı edebiyatından çağdaş metinlere kadar geniş bir dönemi; mesneviden romana, tiyatrodan otobiyografiye, şiirden hikâyeye kadar farklı türleri; duyguların siyasi söylemlerle, ekolojiyle, toplumsal cinsiyet normlarıyla, benlik inşasıyla, yazı ve yaşamla ilişkisi gibi çeşitli meseleleri kapsayan, birbiriyle kesişen ve konuşan yollar örülüyor.