Devlet kavramından hep bizim anladığımız devlet mi anlaşılıyordu? Modern devlet, “devlet” kavramı ile karşılandığında “modern devlet öncesi” için devletin tedavüldeki anlamlarını nasıl değerlendirmek gerekir? Devlet kavramı, siyasal iktidar ile siyasal meşruiyet arasında kurulan ilişkide nasıl bir rol üstlenir? Kıcıroğlu en yaygın ve en eski kelimelerden birinin tarihi kırılmalarına körlüğün geçmiş okumalarımızı nasıl yoksullaştırdığına ve modernitenin kısır döngüsüne hapsettiğine odaklanıyor.
Nasihatnameler genelde devlet ile siyasal iktidarın özdeş tutulduğu bir literatür olarak okunur.
Gelgelelim nasihatnameler yakın bir okumaya tabi tutulduğunda yazarlarının farklı siyasal meşruiyet stratejileri geliştirdiğini görebiliriz. Siyasal iktidarın konumuna göre siyasal meşruiyetin kaynağı da farklılaşır. Nasihatname yazarlarının siyasal iktidarı farklı yaklaşımlarla meşrulaştırması, bize hem 17. yüzyıl Osmanlı nasihatnamelerinde hareketli bir siyasal düşünce ortamı olduğunu gösteriyor hem de “modern devlet”in doğuşundan evvel farklı siyasal örgütlenme alternatiflerinin varlığına işaret ediyor. Eski Rejimin Meşruiyeti kavramlar tarihindeki bir sorgulamadan hareketle siyasal düşünceler tarihi kapsamında 17. yüzyıldaki üç Osmanlı nasihatnamesinin incelenmesine uzanan bir maceraya kapı aralıyor.
Kıcıroğlu, akademik ve popüler anlatılarda Osmanlı “devlet”ininin gerilemesinin en önemli şahitleri olarak isnat edilen 17. yüzyıl nasihatnamelerini yeni bir okumaya tabi tutarak, “devlet” üzerine düşünmeye çağırıyor.