Kemâlüddîn Abdürrezzâk Kâşânî, Horasan erlerinin büyüklerindendir. Pek çok eserler kaleme almıştır. Bütün büyük sufîler gibi zahirî dünya hayatı hakkında bilinenler pek azdır. Bugün İran sınırları içinde bulunan Kâşân şehrinde doğduğu, İlhanlı hükümdarlarından Olcaytu Han (1304-1316) ve Ebu Said Bahadır Han (1317-1335) dönemlerinde yaşadığı, o devirde hemen bütün İslâm coğrafyasını dolaştığı, Hicaz ve Irak’da zamanının ünlü sufileri ile görüştüğü, nihayet doğduğu yere dönerek 1335’de Kâşân’da vefat ederek orada ebediyete dahil olduğu bilinmektedir.
Bu eser, Abdürrezzâk Kâşâni’nin Te’vîlâtü’l-Kur’an adlı eserinden, gerek eser hakkında, gerekse Kur’an-ı Kerim’in bâtınî tevili/ledünni tefsiri hakkında bir fikir vermek üzere Kur’an-ı Kerim’den Fatiha ve Bakara sûrelerinin tefsirine ilişkin bölümün, bugünkü dile çevrilerek okurlarımız sunmaktadır.
Müellif, eserinin mukaddimesinde sebeb-i telif kısmında bizleri şu cümlelerle karşılamaktadır:
“Ben, uzun zaman Kur’an’ı okumaya ve kuvvetli bir iman ile mânâsını düşünmeye devam ettim. Bununla beraber göğsüm dar, gönlüm mustarip idi. Kalbim açılıp ferahlamıyordu. Fakat Rabbim, beni Kur’an okumaktan ayırmadı.
Nihayet Kur’an’ın okumasına ısınarak tadını tatmaya başladım. Derhal nefsim neşelendi. Göğsüm açıldı, kalbim ve sırrım genişledi. Halim ve vaktim güzelleşti. Ruhum bu açılışlar sebebiyle o derece sevinçle doldu ki, akşam sabah kendimden geçmiş bir hal içindeydim. Her âyetin altında dilimin anlatmaktan aciz kaldığı o kadar mânâlar inkişaf ediyordu ki, ne tutulmasına ve sezdirilmesine kudret yetişir, ne de yayılmasına ve açıklanmasına sabır edilebilirdi.
O vakit konuşan ve konuşamayan her varlığın salâvâtına lâyık olan şanı yüce Nebi Hazretlerinin, “Kur’an’dan nazil olan her âyetin zâhiri ve bâtını (dışı ve içi) vardır. Her harfin bir haddi, her haddin bir matlaı (doğuş yeri) vardır.” hadis-i şeriflerini hatırladım…”