Günümüz Türk Dünyası gerçeğini en iyi gören ve usta bir öngörü ile 1933'te Türkiye Cumguriyeti'nin kuruluşunun 10. yılı kutlamalarında Çankaya Köşkün'deki bir program sırasında açıkça dile getiren Mustafa Kemal olmuştur. Atatürk burada " Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur komşumuzdur müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır fakat yarın ne oplacağını kimse bu günden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi tıpka Avusturya- Macaristan gibi parçalanabilir ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletller avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir... " şeklinde bir konuşma ile Türk Dünyası Gerçeği"ni açıkça ifade ederek günümüzün siyasi ve tarihsel gelişmelerine ışık tutmuştur.
20. yüzyılın son çeyreğinde Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından özgürlüğüne kavuşan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin yanında Balkanlar'dan Doğu Türkistan'a kadar "kritik" dönem gelinen bu noktadaTürkiye'ye ekonomik siyasal kültürel vb. önemli bir takım görevler yüklemektedir.
Yine küresel düzeyde Türklüğünün siyasal sosyal kültürel ekonomik stratejik askeri vb. gibi yönlerden mevcut potansiyelleri belirlenmeli bunların kayıtları oluşturmalı ve bu kayıtlı bilgiler stratejik bir planlamada kullanılarak ortak bir vizyon oluşturmak amacıyla değerlendirilmelidir. Oluşturulacak bu güç ve eylem birliği önceliklşi olarak her bir ülke cumhuriyet özerk bölge ve topluluk olarak ele alınmalı ve ortak bir eşgüdüme dönüştürmelidir. Böylece kısa orta ve uzun vadeli hedefler ve tedbirler aşamalı olarak belirlenmeli ve kesintiye uğratılmadan devlet politikası olarak uygulanmalıdır.
21. yüzyılda Türkiye'nin dünyadaki yerini Türk Dünyası'ndaki yerinin belirleyeceği artık günümüzde açık bir şekilde görülmektedir. Fakat küreselleşen dünyada buna bağlı olarak ortadan kaldırılmnaya çalışılan "ulus-devlet" milli ekonomi ve üniter yapı hakkında reform ve "uyum süreçleri" ne (aslında yıkılışa giden sürece uyum ya da geçiş demek daha doğru olsa gerek) karşı eğer Türkiye Cumhuriyeti ulus devlet olarak varlığını koruyabilirse Türk Dünyası'ndaki konumu ve bına bağlı olarak dünya dengeleri içerisinde hak ettiği yeri alacaktır.