Yaşadığı devri duymak ve bu duyarlığı en kestirme yolla dillendirebilmek bakımından sanatkarın ayrıcalığı elbette tartışılamaz. İlmin hipotezlerle teorilerle laboratuar ortamındaki yüzlerce deneyle ulaşmaya çalıştığı sonuçları sanat 'bilgi' nin çoğu zaman tırmanmakta güçlük çektiği 'sezgi' denen zirveleden küçük bir temaşa ile öz itibariyle kavrar. Bu kavrayış son sınırına büyük sanatkarlarda ulaşır.
