Zehra Çiçek… Araştırmacı yazar. Uzun süredir, yaşadığımız coğrafyadaki kadınların maruz kaldığı zorbalıklar, baş etmek zorunda kaldıkları sorunlar, üstesinden gelemedikleri zorluklar hakkında araştırmalar yapıyordu. Tüm dünyanın gerçeğini daha dar bir alanda incelemekteydi. Bir gün geniş çaplı bir etkinliğe davet edildi. Orada araştırmalarının neticelerini paylaşacaktı. Etkinliğin yapıldığı yer, otel konseptinde düzenlenmiş bir rehabilitasyon merkeziydi. Denizle ormanın kucaklaştığı bir koyda yerleştirilmiş bu mekâna tatil yapmak amacıyla gelenler de aslında otel sahibi olan psikoloğun rehabilite ettiği hastalardı. Zehra Çiçek, program gününe kadar burada bulunan insanların hayat hikâyelerini de dinledi. Onların sorunları üzerinde kafa yordu. Çözüm önerileri sundu. Sonra bir gün bir aydınlanma yaşadı; hikayesini dinlediği her kadında kendi hikayesinden ayrıntılar yakaladı. Bu insanlara sunduğu tüm çözümler aslında kendi hayatı için aradığı çözümlerdi. Bu kitapta bahsi geçen bütün kadınların adları genellikle çiçek adıdır. Bu; ‘kadınlar çiçektir ve çiçekler su ister’ argümanı için değil. “Evet bütün kadınlar çiçek kadar narindir ve her çiçeğin bir mevsimi vardır.” demek içindir.”