“Hiç fark eden oldu mu? Boğaz’ın dibi, İstanbul’da yaşayanların hayal kırıklıklarıyla dolu. İnsanlar, hayatlarında taşımak istemedikleri tatsız gerçekleri Boğaz’ın dibinde boğuyorlar. Geçmişin bütün kötülüklerinin gömüldüğü yer burası. Dıştan bakıldığında dünyanın en güzel manzarasına sahip. Ah bir de çıplak gözle altı gözükebilse; aslında ne menem bir cehennemi saklıyor.”
Hayvan Birliği Yasası sayesinde hayvanlar insanlarla eş değer; yasalar karşısında birey sayılıyorlar. Günümüz İstanbul’u. Yasaya muhalif pek çok kişi de var.
Hayvan Gözetim Kurumu’ndaki görevinden ayrılan Ayhan'ın içsel dönüşümünü ele alan bu roman, Ayhan’ın yıkılmış evliliğini kurtarmaya çalışırken aynı zamanda kendi hakikatini keşfetme çabasını anlatıyor. İçinde bulunduğu toplumla ve kendi geçmişiyle yüzleşme sürecini, okurları derin düşüncelere sürükleyen akıcı, sarsıcı ve ironi dolu bir hikayede buluşturuyor. İnsana, hayvana ve hayata dair.
“Korkuyorum. Gün gelip denizin dibinde yığılan bu hayal kırıklıklarının, yıkılmış umutların ve türlü mutsuzluğun şehrin boğazında kalarak hepimizi zamansız gelen bir yok oluşa mahkum etmesinden korkuyorum.”