1318 tarihinde Emir Hüseyin'in elçisi Şebüster'e gelir. On beş sorudan oluşan bir mektup taşımaktadır. O tarihte otuzlu yaşlarının henüz başında bulunan büyük âlim ve mutasavvıf Mahmud Şebüsteri hazretlerini aramaktadır. İçinde pek çok ulu zatın bulunduğu bir mecliste Emir Hüseyin'in mektubunu açıp okumaya başlar. Büyük sufi soruların hepsine derhal aynı vezinde cevap verir. Bu hadiseden hayranlık içerisinde olan o ulu zatlar verdiği bu cevapları genişletmesini ve manzum bir eser meydana getirmesini isterler. Böylelikle elinizdeki bu muhteşem eser yazılmaya başlanır.
Tasavvuf edebiyatının en büyük şaheserleri arasında yer alan Gülşen-i Râz yazıldığı tarihten bu yana hakikat yolcularına kılavuzluk etmektedir. Eser bu haliyle tasavvuf üzerine araştırma yapan ilim adamlarının da en çok müracaat ettiği kaynaklar arasında yer almaktadır. Bu eser Rafet ELÇİ tarafından Türkçe'ye nazım olarak aktarılmış ve yorumlanmıştır.