Yaprakların sararıp yavaş yavaş kuruması ve ardından da çürüyüp toprağa karışması gibi insan da yavaş yavaş ve adım adım toprağa doğru ilerler. Üstünde bir zamanlar gezip dolaştığı ve “Benim” dediği her şeyin aslında kendine ait olmadığını idrak etmesiyle yaşlandığını yahut toprağa yaklaştığını anlar. Bu bir zaman sonra hayalden öte sanki hiç yaşanmamışlık düşüncesine bırakır kendisini ama her şey yaşanmış ve olmuş hatta bitmiştir bile. Bilinmeyen nice sırlar, nice ruhlar ve nice niceler var ki nice sonra insan görmeye başlar. Ya ağaç? O da görmedi mi, bilmedi mi yalnızlığın ne olduğunu? Sonra bir ses duydu: Ben… Unuttuğun toprak…