11. yüzyılın başında kuzeyin büyük gücü Bizans güneyin büyük gücü Fatımi halifeleriyle karşı karşıya gelmişti. Bu iki büyük gücün arasında paylaşılamayan Suriye-Filistin diyarı vardı. Yahudiler ve Hıristiyanlar kadar Müslümanlar için de büyük önem taşıyan Kudüs Müslüman hanedanların idaresine geçmişti. İmparator Aleksios I. Komninos Bizans'ın Anadolu'daki tehlikeli durumunu göz önüne alarak Roma ve Yunan Hıristiyanlığı arasında 1054'den beri süren Kiliselerin bölünmesi sorununa rağmen Papa II. Urbanus'a başvurmaya karar verdi. 18 Kasım 1095'te Papa II. Urbanus Clermont'ta bir konsil topladı ve gösterişli bir konuşmayla Haçlı Seferini ilan etti. Clermont Konsili'nin kararına göre Tanrı beldesini kurtarmak için Kudüs'e gidecek olanların daha önce kilise tarafından verilmiş dünyevi cezaları affedilecekti. Haçlı Seferleri Tarihi böylece başlamış oldu. 1096'da Fransa'dan ve Norman Kuzey İtalyasından gelen örgütlenmiş şövalye orduları Konstantinopolis'te buluştular. Mart 1098'de Edessa'yı (Urfa) Haziran 1098'de de Antakya'yı ele geçirdiler. 1099'da Kudüs düştü. 10 yıl sonra Trablusşam'ın da ele geçirilmesiyle dört Haçlı devleti kuruldu: Urfa Kontluğu Antakya Prensliği Trablusşam Kontluğu ve Kudüs Krallığı. Haçlı devletleri yerel siyasete katılarak gerek Müslüman komşuları gerekse de çoğu zaman daha büyük düşmanları olan Hıristiyan Ortodoks Bizans İmparatorluğu ile şiddetli ve zorlu ilişkilere girdiler. Müslüman komşularının aralarındaki ayrılıkları kendi çıkarları için kullanmaya çalıştılar. Müslüman komşuları da Haçlılara karşı birleşmek yerine çoğu kez onların yardımıyla kendi Müslüman komşularını alt etmeye çalıştılar.. Profesör P. M. Holt Yakındoğu ve Ortadoğu Tarihi uzmanı. Londra Üniversitesi'nin Doğu ve Afrika Araştırmaları Okulu'nda dersler verdi. Yayınları arasında The Age of Crusades (Haçlı Seferleri Çağı) ile The Memoirs of a Syrian Prince (Bir Suriyeli Prens'in Hatıraları) bulunuyor.