Denize bırakılan şişeler gibi kitaplar yazdım ve sen de onları okuyorsun; sorular soran hatta bununla da kalmayıp okuma yorumları öneren bir okursun yani konuşmaya başlayan bir okursun. Bir okur yazılı mesajların alıcısıdır. Konuşmaya başlayan bir okur ise tersine yeni mesajlar gönderen bir konuma geçer. Her ne kadar bu mesaj bir soru olsa da sırası geldiğinde bir cevap beklese de... Bu şekilde şu anki oyunumuzda roller bir anlamda tersine dönmüştür çünkü senin sorularını dinlemeye ve sırası gelince onlardan hareketle konuşmaya çalışan benim. Yazmış olduklarım senin kafanda ne ölçüde soru uyandırıyorsa sorularını buna göre soruyorsun ve sonra bu sorular benim kafamda kimi sorular uyandırıyor: rollerin değiş-tokuş edilmesi yer değiştirmesi bunlar tam da bu kitabın üretilmesini sağlayan şeyler. Daha öncekiler üzerine bir kitap değil bu ve olamaz da çünkü burada ben kitaplar yazmış olan kişi değil o kitapları okumuş olan kişiyi (seni) dinleyen kişiyim. İşte benim tarafımdan yazılmış olmayacak 'bana' ait bir kitap.
Hakkıyla'da Lyotard dil felsefesinden Kant'tan ve Lévinas'tan ödünç aldığı kavramlarla Libidinal Ekonomi'nin yarattığı