Zamanını boşa harcadığını fark ediyor. Bu sırada yanına orta boylu, kalın çerçeveli, kalın camlı gözlükleri olan, siyah, gür saçlı, zayıf bir adam yaklaşıyor. Filmlerdeki bilim adamlarını andırıyor. 'Bir sıkıntınız mı var hanımefendi? Kendimi tanıtayım bu arada. Benim adım Fikri. Mucitim.' 'Belgin, saatine bakıyor. Elli dokuz saniye kalmış. Adama bakarak, yüksek sesle, 'Elli sekiz, elli yedi, elli altı' diyor. 'Pardon, bu rakamlar nedir acaba?' 'Elli beş saniye sonra kusacağım. Ve tuvalet bulamıyorum.' 'Dakik insanlara bayılırım' diyor Fikri. Sonra da parmaklarını şaklatarak, 'Tamam, bir fikrim var' diyor. Hemen masalardan birinin altındaki tükürük kovasını çekip alıyor. Belgin, kırk saniyesi kalmışken, hayranlıkla 'Ne kadar da zekisiniz' diye iltifat ediyor adama. Adam Belgin'in elinden tutuyor. Bir elinde kova, kadını sahneye doğru koşturuyor. Sahneye çıkıp, perdenin arkasına geçiyorlar. Soluklanırken, birlikte geriye doğru sayıyorlar: Beş, dört, üç, iki, bir ve... Belgin, kovaya bütün midesindekileri çıkarırken, Fikri, 'sözünün eri' olan bu kadını hayranlıkla izliyor.