Dünya tarihini hep cihangirler belirler algısıyla tarihe bakmak bazen yanıltıcı olabilir. Ellerinde
çalgıları dillerden dillere nesillerden nesillere yayılan şiirleriyle kurup zamana gönderdikleri
mesajlarıyla pek çok kez de ozanlar tarihin akışı belirler ve ona yön verir. Binlerce yıldır kökleri
üstünde bite duran Homer ve şiirini, Korkut Ata ve eserini yok sayarsanız bir anda insanlık
tarihinden nelerin ve nice değerin eksildiğini fark edersiniz.
Elbette bu eserler ve onların dahi yaratıcıları bu süreçte en önemli yerdedirler. Ancak bu yaratıcı süreci asıl ele alıp değerlendiren ve onları insanlık tarihinde, kültür tarihinde temsil ettikleri gelenek çizgisi içinde yerli yerlerine oturtarak tartıp hak ettiklerince bir inceleme ve ince elemeyi tertip eden araştırmacıların önemini de unutmamak gerekir. Homer ve eseri binlerce yıldır ortadayken “Acaba dikte mi edildi, yazıldı mı? Yoksa irticalen mi söylendi, birileri not aldı mı?” derken araştırmacılarca binbir renge bürünen ve bir türlü herkesi memnun edecek şekilde çözülemeyen “Homer meselesi”nin araştırılması sürecinde ortaya çıkan kuramsal çerçevelerden sadece “Sözlü Kompoziyon Teorisi” bile sözünü ettiğimiz yaratıcı süreçte “esas oğlan”ın araştırmacılar olduğu gerçeğini açık seçik ortaya koymaya yeter. Evet, elin oğlu/kızı yoğurdu böyle yiyiyor…