Selam, ben Yeliz. Armudun sapına, incirin çöpüne takan, dış kapının iç mandalı olan, sürekli “Kızım bırak bu işleri, devlet su işleri” uyarısı alan, dakikada yüz kırk kelime edebilme kapasitesine sahip, kuzu görünümlü ama icabında bütün kurt âlemine “Buyur abla bir isteğin mi var?” diye ceket ilikletebilecek kadar bitirim, anne terliğinden çekinen ama doğruları söylemekten asla çekinmeyen Yeliz…
Arkadaşlarıma göre azıcık tuhafım, anneme göre “Seni doğuracağıma taş doğuraydım” ile “İyi ki seni doğurmuşum” ikilemi arasında bir yerde duruyorum...
Peki, bu kitapta neler mi anlatıyorum?
Neler anlatmıyorum ki; arkadaş muhabbetleri, eş dost, hısım, akraba hikâyeleri, konu komşu vıdı vıdıları, gündelik yaşam maceraları...
Kamu spotu amcalar, ölümüne şakacı tanıdıklar, gizli deliler ve terapist teyzeler bu kitabın sayfaları arasına sıkış tepiş oturmuş hep birlikte okunmayı bekliyorlar.
Stresle baş etme yöntemlerini, arabesk şarkıların hangi hastalığa iyi geldiğini, kelaynak neslinin neden tükendiğini, anneniz evham yaptığında başınıza neler geleceğini merak ediyorsanız, hiç merak etmeyin bu kitapta hepsi var.