Bu kitap 17. yüzyılın sonu ve 18. yüzyılın farklı dönemlerinde Harem-i Hümayunda yaşamış ve daha sonra azat edilerek saraydan çırağ edilmiş (çıkmış) cariyelerin hayatlarının muhtelif cephelerini sarayın himaye ilişkileri bağlamında değerlendiriyor. Saraylı kadınlar açısından saray mensubiyeti bazı sorumluluklar yüklediği gibi ayrıcalık itibar ve imkânlar da sağlar onlara bir kimlik kazandırırdı. Çırağ edilme ise sarayla bağlarının koptuğu manasına gelmiyor saray ile ilişkileri farklı bir mahiyet kazanarak hayatlarının sonuna kadar muhtelif şekillerde devam ediyordu. Saray mensubiyeti neticesinde oluşan himaye ilişkileri saraylıların sosyal ilişkileri evlilikleri ikametgâh alanları maddi dünyaları hayır işleri gibi hayatlarının birçok cephesine tesir ederdi. Diğer taraftan saray kültürüne aşina olarak "saraylı" unvanıyla toplum içinde yaşayan halkla irtibatı olan ağırlıklı olarak yönetici zümre özellikle de Enderun mensuplarıyla evli olan ve şehir halkının menfaatine hayır eserleri yaptıran bu kadınlar saray için de önemliydi. Bu kitap Harem-i Hümayunda başlayan ve sonrasında devam eden himaye ilişkilerinin uzun vadede himaye edilen saraylılar ve hami pozisyonundaki saray için ne anlama geldiğini inceliyor. Çırağ edilme sonrasında saraylı kadınların hayatlarının değerlendirilmesi Osmanlı toplumunda saraylı olmanın ne anlama geldiğini ortaya koyarken diğer yandan Osmanlı dünyasında saray müessesesinin ve siyasi mekanizmanın işleyişini anlama açısından Enderun mensupları kadar Harem-i Hümayundan çırağ edilen ancak sarayla bağları kopmayan saraylıların da önemli olduğunu açığa çıkarıyor. Saraylı cariyeleri merkeze alarak onların tecrübelerini şahsi dünyalarını yaşam koşullarını kişisel ilişkilerini toplumdaki statülerini kimi zaman duygularını inşa etmeye çalışan bu çalışma Osmanlı dünyasında kadın köle cariye azatlı hane mensubu gibi kategorilere ışık tutuyor. Betül İpşirli Argıt Marmara Üniversitesi İslam Tarihi Bölümü öğretim üyesidir.