“Âgâh kim mi? Sen olabilirsin, şaka yapmıyorum. Çünkü Âgâh, şu ân kim olduğunu bilmiyor?
Başkaları nasıl bir insan olmasını istiyorsa o oluyor. Film kahramanlarına ve futbolculara hayran, dünyanın en iyi insanları sanıyor onları. Öyle ki derste defterinin kenarına yazıyor isimlerini. Annesi:
- Oğlum bir defa da benim adımı yazsan, diyor.
Agâh yazmıyor, annesi üzülüyor.
Gördüğünüz gibi Âgâh, bir çok özelliği ile sana benziyor.
Bana da benziyor.
Mahalle ya da sınıf arkadaşlarınıza da benziyor.
İki kulak, küçücük bir burun, üstünde iki siyah göz, dik saçlar, saçların altından akan iki kulak, orta bir boy...
Bütün bunlar Âgâh'ı anlatır mı? Tabii ki de hayır...
Zîrâ bunlar pek de mühim değil...
İnsanın şekli, içini tamamıyla anlatmıyor. Zaten insanlar uzun tasvirlerden çok hoşlanmazlar.
Olay isterler hemen... O hâlde neden olmasın...”