Hint dünyasına ait dini, edebi ve ilmi eserlerin farklı kültürlere ulaşmasında Müslüman Türkler öncü rol oynamışlardır. Telif ve tercüme faaliyetlerini kimi zaman bizzat kendileri üstlenmiş kimi zaman da desteklemişlerdir. İçinde bulundukları kültüre aşina olma gayretleri, şüphesiz bilinçli ve planlı bir hamledir. Bölgede yaklaşık sekiz asır varlık göstermeleri ve pek çok sahada iz bırakacak güçlü bir medeniyet inşa etmeleri, içinde bulundukları sosyal dokuyu yakından tanımış olmalarından kaynaklanmaktadır.
Uluslararası sistemin değişim sürecinde Hindistan, doğunun yükselen gücü olarak kendini göstermektedir. Bölgenin doğru okunabilmesi için siyasi tarihi kadar dini ve kültürel arka planının bilinmesi önem arz etmektedir. Özellikle de bir milyarı aşkın nüfüsun ağırlıklı olarak takip ettiği Hinduizm, bu bağlamda ön plana çıkmaktadır.
Hinduizm’in özünü yapılan eylemlerin neticesine göre (karma) yeniden dünyaya gelme (samsara, reenkarnasyon), bir takım yollar takip ederek (yoga) bu döngüden kurtulma (mokşa) ve böylece aşkın varlığa ulaşma (brahman) fikri oluşturmaktadır. Bu tür dini ve felsefi düşüncelerin teolojik temelleri ilk olarak Upanişad metinlerinde işlenmektedir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de merak edilen bu hususların doğru anlaşılıp değerlendirilebilmesi için Hint kutsal metinlerinin içeriğine dayalı bilimsel çalışmışların yapılmasına ihtiyaç vardır. İlk baskısı 2014 yılında yapılmış olan elinizdeki bu kitap, böyle bir ihtiyacın karşılanmasına yönelik çabanın ürünüdür.