"Bu komik bir akşamüzeri olabilir Rose ve hüzünlü bir akşamüzeri. Hayatta en çok gözlerimi dolduran an salt bir acıdan ziyade mutlu olduğun ama mutsuzluğun da bir adım ötende durduğunu bildiğin andır. Şimdi sen yatıyorsun ben ayaklarımı uzatmışım çok gülüyoruz ama gözlerimiz hep dolu dolu. Çünkü kalbin Giardino di Rose kalbinin eskisi gibi atmayacağını daha bu sabah öğrendik. Şu an eminim ikimiz de salt bir acıyı daha çok tercih ederdik."
Dille kendine has bir ilişki kurmayı başarıyor Fatma Nur Kaptanoğlu kimi zaman onu kendi akışına bırakıyor kimi zaman kuytularında çarpışıyor ama asla olağan bir ilişkiyle yetinmiyor. İşte bu yüzden Homologlar Evi'ni ince okuyunuz ince okumanız her şeyden mühim. Çünkü Homologlar Evi'nin sakinleri sıradan görünen yaşamlarında kendilerini incelikle aramayı sürdürüyor kalplerini karşılarına alıp konuşabiliyor hiç kimsenin bir başkasının yerini tutamayacağını biliyor.
Homolog: Bir başkasının yerini birebir tutan.
İnsanların homolugu var mıdır? Yoktur yoktur yoktur.
Fatma Nur Kaptanoğlu ilk kitabı Kaplumbağaların Ölümü'nden bu yana yolda olmaya -ama illaki kendi yolunda- yazarken durmadan kendini açabilmeye dilin imkânlarını tutkuyla keşfetmeye devam ediyor.