İnciferaye; "O çok sevdiğini sadakatle bekleyen bir ömürlük nöbetçi."
Okurunu bir zaman yolculuğunu çıkaran bu kurguda İstanbul'un tarihle birleşen güzelliklerinde
içimizden birilerinin hayatına dokunduğunu hissediyoruz. Müzik, güzellik, sanatla öbekleşen bir neslin
o eski aşklarıyla burnumuzu titretiyor. Yazarın samimi anlatımı içimizi ısıtıyor. Eski aşkları günümüzdeki
gençlere aktaran sadakatin önemini vurgulayan bir eser. Kahramanların isimlerinin özenle seçildiği
dikkatimizi çekiyor.İstanbul'da başlayan öykünün Fransa'ya da taşınması kahramanın kızını bulması, sevdiğine duyduğu
aşkın evlat sevgisiyle birleşmesi nakış şeklinde ilerlemiştir. Kötü karakterin günlük hayata uygun şekilde
seçilmesi eserin zamanını koruduğunu da göstermektedir. Okurların keyifle tat alacakları bir eserdir.
"Yalnız söz vardı candan içre ezelde; şimdi, sonra, sevdada ve ölümlü tende!"
Kitabı okurken İncifer’in gözünden günümüzde geçen olaylara bakarak; yazdığı Orta Çağ Fransa’sı ve
Latin istilası altında bulunan Doğu Roma dönemi İstanbul’unda geçen kurgusal macera kitabında da
bahsettiği biçimde, birbirini gönülden sevenlerin İstanbul olarak tasvir edilen bir ‘Kapı’nın ardından’
yıllarca ve yollarca uzaktan bile sevgilerinin fısıltılarla duyulabileceğine bu kitapta şahit olacaksınız.