İnsanın verili bir anlamdan yoksun bir şekilde dünyaya geldiği ve gözlerini açtığı andan itibaren yüklendiği işlevler veya rollerle tanımlandığına ikna edildiğimiz andan beri insandan bir şey beklemek giderek zorlaştı. Dahası bu türden beklentiler daima özgürlük talepleriyle karşı karşıya getirildi. Bu kitap "Özgür bir insandan ne bekleyebiliriz?" sorusunun hâlâ anlamlı bir şekilde sorulabileceğine ilişkin güçlü bir inançtan doğdu. İslam düşünce geleneğindeki farklı insan tasavvurları tüm farklılıklarına rağmen insana ilişkin beklentilerimiz hususunda iyimserdir. Bununla birlikte söz konusu beklentinin nasıl temellendirilebileceği. islam düşünce geleneğindeki felsefî kelâmî tasavvufî ve fıkhî perspektifler içerisinde farklı cevaplar bulmuştur.
On dört makalenin yer aldığı çalışma islam düşünce geleneğindeki farklı disiplinler ve bu disiplinler içerisindeki farklı okulların insanın ne olduğu ve ondan gerçekte neyin beklendiği sorusuna verdikleri cevapları soruşturmaktadır. Hepsi de insan yaşamını daimi bir sınanma içerisinde ilerleyen uzun bir hikâye olarak değerlendiren bu perspektifler için insan hep "olunan" bir şeydir. "Olma" kabiliyetimizi yönlendiren temel faktörler bu kabiliyetin nereye doğru yönelmesi gerektiği ve tahakkuk alanları insanın ne olduğuna ilişkin değerlendirmelerin önemli başlıklarını teşkil eder. Bu çalışmadaki makaleler de bu sorular üzerinden ilerleyerek bir yandan felsefe kelam tasavvuf ve fıkıh geleneklerinde insanın mahiyetini soruştururken diğer yandan bu perspektiflerin güncel imkanlarını derinleştirmektedir.