Türk dili, edebiyatı, tarih ve kültürü açısından İran tarihi-kültür coğrafyası oldukça mühimdir. İslam sonrası İran tarihine bakıldığında görülecek olan şudur ki; bu coğrafya İslam sonrasında daima Türk asıllı sultan ve emirler vasıtasıyla idare edilmiştir. İran edebiyatı, tarihi ve kültürü üzerine düşünülürken bu önemli hususa dikkat etmek gerekir. Ayrıca, Senai-i Gaznevî, Attar-ı Nişaburî, Nizami-i Gencevî, Sadi-i Şirazî, Hafız-ı Şirazî ve Molla Camî’yi yetiştiren kültür ortamı ve devir idaresi iyi gözlemlenmeli, zamanın ilim ve kültürü çok iyi tahlil edilmelidir.
Büyük çoğunluğu oryantalist bakışla yazılan edebiyat tarihlerimizin tashih, tadil ve yeniden yazılmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Fars edebiyatının en parlak devri Selçuklular devridir, bir önceki dönemde tüm hazırlıklarını yapmıştır ki, bu devir Gazneli Sultan Mahmud’un hâkimiyetindedir. O halde, kanımızca Fars edebiyatı kavramı dikkatlice kullanılmalıdır. “Fars edebiyatı mı, Farsça edebiyat mı?” sualini tekrar soruyoruz.
Kültür ve medeniyet tarihimiz için büyük bir değere sahip olan bu esere aslında Bakiyetü’s Seyf (Kılıç Artığı) adını vermek istedik. Çünkü sabık Şah Pehlevi rejimi tarafından Pan-Türkizm için bir vesile olur zehab ve korkusuyla mezkûr hükümet tarafından bütün kütüphane ve müzelere gönderilen umumi bir talimatname ile Türkçe eserlerin imha edilmesi ya da gömülmesi istenmiştir. İşte bugün elimizde bulunan yaklaşık 1200 adet Türkçe elyazması nüsha bu akıbetten kurtulanlardır. Bu eser, İran kütüphanelerinde bulunan Türkçe el yazma eserleri ilk olarak inceleyen bir çalışma olarak ayrıca önemlidir