İroni ve Gerilim İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye'deki savaş algısını ve bu algının İstanbul ve Ankara'da nasıl ayrıştığının süreç ve biçimlerini dönemin propaganda ürünlerinin görsel rehberliğinde okuyor. Savaş yıllarında tek parti rejiminin kitle algısını nasıl yönettiğini ülke içinde tasarlanan basılan ve dolaşıma sokulan askeri albümler resmî bültenler halkevi yayınları posta pulları popüler kültür ve karikatür dergilerinin yüzeylerinde yer alan propaganda imgelerinin bütünsel yapısında ve bir o kadar etkileyici ve eklektik kurgusunda inceliyor.
Bu yayın örneklerini sıkça izlediğimiz İkinci Dünya Savaşına dair yıkım soykırım veya cephelerdeki sıcak savaş görüntülerine yer vermeyi okura savaşın kendisini tekrar göstermeyi veya yeniden izletmeyi hedeflemiyor. Bilakis savaşın kendisinden öte savaşa girmeyen Türkiye'deki savaş algısına odaklanıyor. Sınırları dışında cereyan eden küresel savaşı kimi zaman temkinle kimi zaman da endişe ve gerilimle izleyen Türkiye'deki savaş algısını bu algıyla gelişen resmî söylemi toplumsal psikolojiyi ve siyasal dönüşümü tahlil ediyor. Yayın Ankara'nın aktif tarafsızlık politikasıyla İstanbul'daki savaş psikolojisi arasındaki ilişkiyi önce kenetlenme ardından çözülme sürecini yansıtan propaganda ürünleriyle ele alıyor; sonuç bölümünde ise 1950 Seçimleri'yle iktidara gelen Demokrat Parti'nin seçim kampanyasında kullandığı savaş paranoyasından kurtulmuş geleceğine güvenle bakan