880 yılında mübarek Şevval ayının 23’ünde (19 Şubat 1475) geceleyin yatağıma uzanmışken Allah’ın Türkleri diyâr-ı Mısır’a celbindeki gizli lütuf ve hikmetleri düşündüm. O sırada Allah bana basiret sahipleri için ibret ve nasihatlerle dolu şeyler ilham etti. Gönlüme bunları yazıya geçirmek düştü. Zira bunları benden önce düşünen yazan kimseye denk gelmemiştim. Hem bu eseri yazıp şerefli ve adil, Melik el-Eşref Yeşbek ed-Devadar’a hediye olarak ithaf edip sunmayı planlamıştım. Sonra bu hikmetleri anlatmadan, Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) sonra gelen İslâm devletlerinin tarihini muhtasaran, yalnızca önemli noktalara ince işaretlerle değinerek ve kıymetli hediyelerle bezeyerek özetlemeyi uygun buldum. Bu devletler dört halifenin devleti, Emevî Devleti, Abbasî Devleti, Mısır’daki Fatımîler Devleti, Kürt Eyyübîler Devleti, Türk Devleti ve şu ana kadar devam eden Çerkes Devleti olmak üzere yedi devlettir.
Kitabı, bana zahir olan gizli hikmetler ve akıl sahipleri için ibretlerle dolu olan birtakım edeplerin zikri ile bitirdim. Bu küçük ve az sayfalara faydası ve derinliği büyük olan bilgiler, nükteler; garip gözlemler sığdırdım. Zaten sözün hayırlısı kısa olup, bıktırmadan maksada işaret edendir. Hakikatte bu yazdıklarım yirmi cildin hülasasıdır. Allah Teala’dan, Hz. Peygamber ve âlinin hürmetine, okuyan herkesin bu eserden istifade etmesini dilerim…”